NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
الْأَنْبَارِيُّ
حَدَّثَنَا
عُبَيْدَةُ بْنُ
حُمَيْدٍ
عَنْ
الْأَسْوَدِ
بْنِ قَيْسٍ
عَنْ
نُبَيْحٍ
الْعَنَزِيِّ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
حَدَّثَ عَنْ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّهُ
أَرَادَ أَنْ
يَغْزُوَ
فَقَالَ يَا
مَعْشَرَ
الْمُهَاجِرِينَ
وَالْأَنْصَارِ
إِنَّ مِنْ
إِخْوَانِكُمْ
قَوْمًا لَيْسَ
لَهُمْ مَالٌ
وَلَا
عَشِيرَةٌ
فَلْيَضُمَّ
أَحَدُكُمْ
إِلَيْهِ
الرَّجُلَيْنِ
أَوْ
الثَّلَاثَةِ
فَمَا
لِأَحَدِنَا
مِنْ ظَهْرٍ
يَحْمِلُهُ
إِلَّا
عُقْبَةٌ
كَعُقْبَةِ
يَعْنِي
أَحَدِهِمْ
قَالَ
فَضَمَمْتُ
إِلَيَّ اثْنَيْنِ
أَوْ
ثَلَاثَةً
قَالَ مَا لِي
إِلَّا
عُقْبَةٌ
كَعُقْبَةِ
أَحَدِهِمْ
مِنْ جَمَلِي
Câbir b. Abdillah'ın
naklettiğine göre,
Rasûlullah (s.a.v.) (bir
gün) savaşa gitmek isteyince;
"Ey muhacir ve
ensar toplulukları, sizin (din) kardeşlerinizden mal ve akrabası olmayan
kimseler var. Sizin her biriniz (onlardan) iki veya üç kişiyi bağrına bassın.
Bizden birinin (savaşa giderken) kendisini taşıyacak (özel) bir bineği
olamayabilir. Ancak onlarınki gibi nöbetleşe binebileceği bir bineği
olabilir" buyurdu.
(Câbir b. Abdillah) dedi
ki: Bunun üzerine ben (onlardan) iki veya üç kişiyi yanıma aldım. Benim de
ancak onlarla (birlikte) kendi deveme sıram geldiğinde binme hakkım vardı.
İzah:
Hâkim, el-Müstedrek,
III, 48; Beyhâkî, es-Sünenu'1-kübrâ, IX, 172.
Hz. Nebi müslümanların
çok fakir olup savaşa gitmek için
yeterli erzak ve hayvan bulamadıkları dönemlerde, herkesin (özel olarak)
kullandığı hayvandan başkalarının da faydalanmalarını sağlamak maksadıyla,
hayvan sahiplerine, fakir kimseleri yanlarına alarak hayvanlarına onlarla
nöbetleşe binmelerini emretmiştir. Bunun üzerine ashâb-ı kiram o fakirleri
yanlarına alıp hayvanlarına yol boyunca onlarla ortaklaşa ve sırasıyla
binmişlerdir. Metinde geçen, "...Sizin din kardeşlerinizden malı ve
akrabası olmayan kimseler vardır... Ancak onlarınki gibi nöbetleşe
binebileceği bir bineği olabilir..." anlamına gelen cümlelere bakarak İmam
Ebu Hanife (r.a.) ile İmam Şafiî ve İmam Ahmed (r.a.) aynen hac gibi cihad için
de binek ve azığa sahip olmayı şart koşmuşlar, bu iki imkâna sahip olmayan
kimselere cihadın farz olmayacağını söylemişlerdir. İmam Malik (r.a.)'e göre
ise, cihadın farz olması için azık ve binek sahibi olma şartı yoktur. Bu hadisi
şerif, nöbetle bile olsa başkasının hayvanına binme imkanına sahip olan bir
kimsenin savaşa gitmekle mükellef olacağına delâlet etmektedir.
Fıkıh kitaplarında açıklandığı
üzere, cihad ile mükellef olanlarda aranılan vasıf Bunların harbe kadir,
arızalardan berî bulunmalarından ibarettir. Binâenaleyh, çocuklar, ihtiyarlar,
zayıflar, körler, topallar, nafakadan yani zâd ile binekten mahrum olanlar,
cihad ile mükellef olamazlar. Binek hayvanının lüzumu, "mesâfe-i
sefer" denilen en az onsekiz saatlik bir mesafe için söz konusudur. Daha
yakın bir mesafe için binek şart değildir. İmam Ahmed'e göre nafakadan maksat,
savaşa katılacak şahıs ile geride kalacak ailesine yetecek maldır.[Bilmen Ö.
Nasuhi, Hukuk-i Islamİyye III, 359.]